Popüler Yayınlar

29 Mart 2020 Pazar



Halkın 1929 yılında başlayan Gelibolu’da ortaokul açma isteğine, Maarif Vekâleti, 1933’te bir okul binasının bulunması halinde izin verileceğini bildirilmiştir. Bu-nun üzerine halk Belediye binasında toplanarak belediye reisi Ali Armanoğ-lu, dava vekili İb-rahim Çekmece, borsa komiseri İbrahim Gürsoy, sarraf Simon Aba-lotya ile tüccar Nesim Ban-banesti’den oluşan bir komite seçilmiş ve 1897 yılında Fransız Cizvit Papazlarının kurduğu okul ve kilise binasını satın alınarak 1933-1934 eğitim-öğretim yılında Gelibolu ortaokulu eski kilise binasında açılmıştır. Bu okulda eğitim-öğretim 1968-1969 yılına kadar sürmüştür (http://canakkale.meb.gov.tr) 1969 yılında yeni lise bi-nası yapılmış ve bugünkü Orgeneral Eşref Bitlis İlköğretim Okulu yerleşkesine taşınmıştır. 1993 yılında liseden ayrılan ortaokul Orgeneral Eşref Bitlis Ortao-kulu adını almış ve 1997 yılından itibaren kesintisiz zorunlu eğitimle birlikte “Orgeneral Eşref Bitlis İlköğretim Okulu” olarak eğitim-öğretime devam et-mektedir.





1914-1915 Gelibolu kara Muhaberelerinde Çanakkale Savaşında yaralanan Mehmetçiklerimizi tedavi etmek için Hilal-i Ahmer hastahanesi olarak da kullanılan bu okulumuz şimdilerde metruk bakımsız bir vaziyette Onarılacak restore edilecek günleri bekliyor. 







Gazi Süleyman Paşa İlköğretim Okulu (Gelibolu - Merkez)
Okul, 1927 yılında ana okulu olarak eğitim-öğretime açılmıştır. 1929 yılın-da 3 sınıflı ilkokul haline getirilmiştir. 1949 yılında 2 derslik ilave edilerek 5 sınıflı ilkokul olmuştur. 1976 yılında eski bina yıkılarak sekiz derslikli yeni bina inşa edilmiştir ( il Millî Eğitim 1998). Bu bina da ihtiyaca cevap vermedi-ğinden Çanakkale İl Özel İdaresinin finanse etmiş olduğu yeni binanın temeli 12 Ağustos 2005 tarihinde atılmış ve 6 ay gibi kısa zamanda bitirilerek 2005-2006 öğretim yılının ikinci dönemi Şubat ayında faaliyete geçmiştir (Okul Mü-dürlüğü, 12.03.2009). Okul-aile işbirliği ile okulun iç donanımı modernize edilmiş ve Gelibolu’nun en başarılı okulu unvanına sahip olmuştur. 


Eski okul
182 arsasına inşa edilen yeni yapıya okul bahçesi dar gelmektedir. Başka bir ifade ile okul, apartmanların arasında sıkışıp kalmıştır.






Çanakkale'nin Gelibolu ilçesi Karainebey köyünde 23 Temmuz 1925 günü doğdu. İlkokulu Çanakkale'de, ortaokulu İstanbul'daki Yenikapı Ortaokulu'nda bitirdi. İstanbul Erkek Lisesi'ndeki öğrenimini iki yıl sonra bıraktı.

Şiir yazmaya orta birinci sınıf öğrencisi iken başladı. İlk şiiri Edirne'de Akşam, 1940 yılında (şair henüz 15 yaşında iken) Yeni İnsanlık adlı dergide altında "Harika Çocuk" diye bir notla yayımlandı. Bu şiiri ilgi görmüş, yayımlanmasından sonra dönemin ünlü şairi Hasan İzzettin Dinamo kendisini görmeye Yenikapı Ortaokulu'na gelmişti.

1944yılında taşındığı Ankara'da 1950 yılına kadar yaşadı. 1945 yılına Ant Dergisi'nde yayımladığı şiirlerle adını duyurdu. 1944-1947 yılları arasında Atatürk Orman Çiftliği'nde memurluk yaptı. Askerliğini Kayseri ve Sivas'ta sürgün alayında yaptıktan sonra 1950'de İstanbul'a döndü, Mahmutpaşa'da işportacılık yaptı. 1951 Eylül'ünden 1952 Mart'ına kadar Türkiye Komünist Partisi öncülüğünde çıkan Yeryüzü adlı kültür dergisi'nin yönetiminde bulundu. 15 Kasım 1951’de yayımlanan "Dayanılmaz" adlı şiirinin ardından gizli örgüt üyesi olduğu suçlamasıyla 5 Aralık 1951’de tutuklandı. 2 yıl cezaevinde kaldı, delil yetersizliğinden beraat etti. Cezaevinden çıktıktan sonra çok çeşitli işlerde çalıştı.

Bir müddet Arif 'Barikat' takma ismiyle toplumsal gerçekçi anlayışta şiirler yazdı. Bu dönem şiirlerini 1956'da "Günden Güne" adlı kitabında topladı. Kitap basıldıktan 5 ay sonra toplatıldı ama beraat etti.

1958 yılında "İstanbul Bulutu" adlı kitabıyla Yeditepe Şiir Armağanı'nı Cemal Süreyya ile birlikte aldı.

Sonraları İkinci Yeni şairlerinin yanında, imgeye ağırlık veren bir şair olarak göründü. 1969'da Suadiye'de Yeryüzü Kitabevi'ni kurdu ve yönetti. Yayınevinde yasak yayın bulundurduğu gerekçesiyle 1982'de üç ay hapis cezasına çarptırıldı, Bozcaada tutukevi'nde yattı. 1984 yılında kitabevini kapatıp kendini bütünüyle yazılarına verdi. "Arif Hüsnü", "Ece Ovalı" takma isinlerini de kullandı. En sevilen şiirlerinden biri "Hallaç" tır.

1985 yılında Melih Cevdet Anday ile ortak imza attığı "Yağmurlu Sokak" adlı romanı yayımladı. Bu kitabı iki yazar 1959'da yazmışlar ve Murat Tek takma adıyla Tercüman gazetesinde tefrika edilmişti.

Bir süre Nahit Fıratlı ile evli kalan Damar, bu evliliğin bitmesinin ardından Meriç Tülin ile evlenmiştir. İstanbul Moda'da yaşamaktadır. Toplu şiirleri 2004 yılında Alkım yayınevinden çıktı.



Arif Damar aslen Gelibolu / Çanakkale doğumlu olmasına rağmen Bozcaada ile uzun süreli tanışıklığı hapisanesi nedeniyle olmuştur. Yukarıdaki resimde 1984 yılında bir bahar günü bir şairin bileklerinde kelepçelerle ve üç askerin kontrolünde Bozcaada sokaklarında Bozcaada Hapisanesi'ne götürülüşünü görüyorsunuz.
Arif Damar Bozcaada günlerinde de boş durmamış ve şiirlerini yazmaya devam etmiştir. Bozcaada'da yazdıklarını "Yoksulduk Dünyayı Sevdik" adlı kitabında toplamıştır. ( Bilim Kitabevi Yayınları, Nisan 1988)
Kitabın "Sunu"sunda bulunan ilk şiiri aşağıdadır:


TUZBURNU FENERİ

Hey gardiyan gardiyan
Gel de
Bak parmaklıklardan
Tuzburnu Feneri değil
Umudun şimşeği çakan

Bozcaada Cezaevi
11 Haziran 1984


 20 Ekim 2010 tarihinde kaybettiğimiz şair Arif Damar'ı saygıyla anıyoruz.










27 Mart 1975 “Gelibolu-Lapseki Depremi”
27 Mart 1975 Perşembe günü sabah 08,15’te Çanakkale’nin Gelibolu, Eceabat, Lâpseki ilçe ve merkez köylerinde geniş hasar bir deprem meydana geldi. Depremde, Gelibolu ilçesi sınırları içerisinde toplam 228 ev ağır, 467 ev hafif ve orta; Lâpseki ilçesinde 141 ev ağır, 57 ev orta ve hafif, Eceabat ilçesinde 26 ev ağır, 34 ev orta ve hafif hasar gördü. 17 vatandaş yaralandı. Deprem özellikle Çanakkale’nin Gelibolu, Eceabat ve Lâpseki ilçeleri ile köylerinde hasara neden oldu. Gelibolu Gazi İlkokulu’nun bir sınıfı tamamen çöktü. Okul % 50 hasar gördü. Gelibolu Kaymakamı Talat Sungur okulları 31 Mart Pazartesi gününe kadar tatil etti. Deprem Gökçeada’da hasara yol açtı. İlköğretmen Okulu’nun duvarları çatladı. Çanakkale’de de çok sayıda ev ve işyerinin camları kırıldı ve duvarları çatladı.

Yerleşim birimlerine göre ayrı ayrı hasar durumuna bakıldığında; Gelibolu Merkez ilçesinde 10 ev ağır, 87 ev orta ve hafif hasar; Yeniköy, 50 ev ağır, 32 ev hafif hasar görmüştü. Yeniköy’ün Kurulu olduğu yerden aşağıda, deniz kıyısında sağlam zeminli bir düzlüğe kurulması gerekirken yanlış yere kurulmuştu. Çünkü Yeniköy, 1953 yılı depreminden sonra bu düzlüğe nakledilmesi için gerekli tetkik raporları düzenlendiği halde, 1975 yılına kadar bu konu ile ilgili Bakanlık ve diğer yetkililer, maalesef hiç bir tedbir almamış ve bu yeni büyük felâketi âdeta beklemişlerdi.

Pazarlı Köyü’nde; 30 ev ağır, 40 ev hafif hasar, ayrıca minare yıkılmıştı. Köyün, 12 km. uzaklığında Çanakkale Boğazı kıyısında sağlam zeminli bir yere taşınması gerekiyordu. Yine aynı şekilde 1953 yılında verilen kesin bir raporun gereği olarak, bu iş de bugüne kadar yapılmadığı anlaşılıyordu. Ilgardere Köyü’nde 17 ev ağır, 90 ev hafif ve orta hasar görmüştü. Köy çevresinin, sağlam bir zemin aranarak burada yeniden iskân edilmesi gerekliydi. Ilgardere 1912 depreminde de büyük hasar görmüştü. Bayırköy’de; 36 ev ağır, 80 ev hafif hasar görmüş, okul, cami ve minaresi yıkıktı. Öncelikle bu kamu ihtiyaçları ele alınmalıydı.

Bolayır’da; 10 ev ağır, 15 ev hafif hasarlı olup, ayrıca Fevzi Çakmak Mahallesi - ki hasarın en büyük olduğu mahalledir- topluca sağlam bir zemine iskân edilmesi gerekiyordu. Kavakköy’de; 4 ev ağır, 13 ev orta ve hafif zarar görmüştü. Lâpseki - Umubey bucağı en ağır hasar gören merkezdi. Burada 100 ev ağır, 44 ev orta ve hafif zarar görmüştü. Tabaklar ve Yukarı Mahallesi’nin kesin olarak Çanakkale yolu boyunca yerleştirilmesi sağlanmalıydı. Kangırlı Köyü’nde; 41 ev ağır, 13 ev hafif ve orta hasar görmüştü. Okul ve lojman oturulamaz durumdaydı. Köyün bulunduğu zeminin kayalık ve sağlam olması nedeni ile durum ayrıca düşündürücüdür. Eceabat ilçesi Yalova Köyü’nde 4 ev ağır, 8 ev orta ve hafif hasar görmüştü. Kumköyü’nde 11 ev ağır, 19 ev orta ve hafif hasarlıydı. Beşyol Köyü’nde 2 ev hasar görmüştü. Küçük Anafartalar Köyü’nde 8 ev ağır, 12 ev hafif hasarlıydı.

Deprem sonrasında, Çanakkale milletvekili Hasan Sever, Çanakkaleli olan Jandarma Tuğgeneral İsmail Ülkü, Bigalı Balıkesir milletvekili Sadullah Usumi, Umurbey Belediye Başkanı Halil Alanlıoğlu, İskenderun Fen İşleri Müdürü Çanakkaleli Alev Albayrak ve MSP Genel Başkanı Necmettin Erbakan Çanakkale Belediye Başkanı Reşat Tabak’a birer telgraf çekerek depremden duydukları üzüntüyü dile getirdiler.
📷Depremin duyulmasından iki gün sonra Çanakkale milletvekili Hasan Sever başkanlığında dört kişilik bir heyet bölgeye gelerek gerekli incelemeleri yaptılar ve konuyu TBMM’nin gündemine de taşıdılar. Deprem sonrasında İmar ve İskân Bakanı Nurettin Ok da bölgeye gelerek incelemelerde bulundu. İmar ve İskân Bakanı Nurettin Ok 22 Mayıs 1975 tarihinde TBMM’nde yaptığı konuşmada; “Afet İşleri Genel Müdürlüğüne bağlı bir ekibimi, Çanakkale ve civarında depremin yaratmış olduğu hasarları mahallinde tespit etmek amacıyla göndermiş bulunuyordum. Onu takiben gelmiş olan heyet raporları elimde olmak üzere, bizzat vatandaşın huzurunda meseleleri tespit ve orada tescil etmek için 2,5 - 3 gün Çanakkale civarında dolaştım. Gelibolu, Yeniköy, Umurbey, Güneyli köylerini ayrı ayrı ziyaret ettim. Deprem afetinin bilhassa Umurbey’de yaratmış olduğu çok sıkıntılı durumları, çadırda yaşayan vatandaşlarımla bizzat görüşmek üzere, onlarla yaptığım ziyarette müşahede ettim” dedikten sonra deprem bölgesine gönderilen heyetin raporunu bekleyeceklerini belirterek; “Giden heyetimiz, genel hayata etkili mahiyetin de dışında, Çanakkale ve yöresinde vücut bulan depremi, bölgesel mahiyette telâkki eder ise, o zaman umuyorum ki, gerek saymış olduğum Umurbey, Yeniköy ve Güneyli mıntıkasında ve gerekse onun dışında genel hayata etkili mahiyette görülmeyen kesimlerde vatandaşlarımızın yıkılan evlerini yeniden yapmak, tamir ve ıslah isteyen konutlarını tamir ve ıslah etmek cihetine gitmek imkânımız doğacaktır” demişti.

Kırsal bölgelerdeki vatandaşların, devletten beklediği acil yardım maalesef hemen sağlanamıyordu. Yine vatandaşa ilk elini uzatan Kızılay’dı. Kızılay deprem bölgesine hemen 810 çadır gönderdi. Kızılay’ın elindeki olanaklarla halkın giyimi de kısmen giderildi. Gelibolu’da bulunan 2.Kolordu Komutanlığı vatandaşlara sahra çadırları kurdu. İmar ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü bu kadar büyük çaplı bir bakanlık olmasına karşın, yaptıkları işler kesin sonuca bağlanamadı. Bu bölgenin büyük fay hattı üzerinde olması nedeniyle, gerekli köklü tedbirlerin alınması gerekiyordu. Türkiye’de çok ilginç olan bir şey vardır ki, deprem sonrasında evleri yıkılanlara ev veriliyor, köylünün ev kadar büyük ihtiyacı olan samanlık veya ahır hiçbir zaman düşünülmüyordu. Dolayısıyla evler yapılıyor ama samanlık ve ahırlar yapılmadığı ve yapılacak yer de olmadığından verilen evler göstermelik olarak kalıyordu. Vatandaş o nedenle devletin yaptığı ev yardımını almak istemiyordu.

Ülkemizde yaşanan her depremden sonra siyasetçiler felaket bölgesine geliyor ve güzel “şairane” nutuklar söylüyorlar. Sonra da felaketzedelere verdikleri sözler unutuluyor. Ama gerçek olan şudur ki; “Devleti şairler idare etmiyor. Devleti ekonomistler ve teknik adamlar idare ediyorlar.” Sorunlara bu gözle bakmalı ki, bir daha aynı felaketleri, “Allah göstermesin” bir daha yaşamayalım.

Dr. Mithat ATABAY

6 Mart 2020 Cuma



GELİBOLU 20 Nisan 1855

"Bu şehir Osmanlı devrinin tarihi ile müsellem bir mihenk taşı ve rûhânî bir mezarlığıdır.. Her köşesinde bir "evliyâ" yatar.Gelibolu Halkı rivâyet eder ki,
" Bu kadim şehirde eğer bir evliya daha olsa idi Kabe-i Muazzama'dan sonraki en kutsal şehir olacaktı"
Peki bu kadim şehrin bugün kıymetini biliyor muyuz? 

Copyright © Gelibolu Tarihi (Gallipoli History)
Site Tasarım Bahtiyar Ergün |